23 Kasım 2006 Perşembe

Yol Kesen'in de Hakkı Haktır

Başkaları için verebileceği olanı yolundan alıkoymak yol kesmektir.

İstemek, başkaları için istemekle taçlanır.

Değer verdiği üzerine titrediği hayatını, aç aslanlara atan adam, ne aslan doyurmayı bilmiyordur, ne de hayattan bıkmıştır. Esareti red ediyordur.

Af dileyen padişah, "Ama bir şartım var!" derse, derviş boynunu kılıca uzatır.

Padişah başkaları için bir şey dilediğinde, gönlün de padişahıdır. Derviş onu tac eder de gezer.

Dünyanın bütün hazinelerini dağıtmak için istemek başka, kilit vurup üstüne oturmak başka.

Terkedilmiş hazineleri yılanlar bekler. Sahibi geldiğinde, kapılar açılır, yılanlar rakseder. Gelen bir hayatla gelir. Sönük kalır hazineler de. O'nun pırıltısıyla ışıldar.

Her ışıltı bir kaynaktan gelir. Karanlıkta ışıldayan mücevher m'olur?

Senin cevherin ne? Işığının kaynağı ne?

Misafire yalvarma. Yolcuyu kulene hapsetme.

Onların geldikleri ve döndükleri bahçelerin kokularını içine çek ve seslen:

Şükürler olsun ki, sizi sohbetiniz için dahi alıkoymadım. Önününüzü kesmedim. Yolunuzdan etmedim. Hayredin. Hakikata açık olun! İhtiyaç sahiplerinden başkasına uğramayın.

Onlar da sana şunu diyeceklerdir:

Şükürler olsun ki, en çok ihtiyacı olan sen olduğun halde kervanın yolunu kesmedin. Başkaları için istedin. Sofradaki yerimiz senin yanında olsun, ey farklı insan!