11 Ekim 2007 Perşembe

Can Kafesten Uçar

An gelir can kafesten, bülbül yuvadan uçar.

Uçmayan kuşu anası yuvadan atar.

Ey insan, bana olmaz, ben olmam deme. Herkese olur. Herkes olur.

Herkes sefil olur. Herkes şaşırır. Herkes yanılır. Herkes yanıltır. Herkes yanıltılır.

Yanıl ama yanıltma, anasının kıyamadığı kuzu da fırında.

Hangi öfke baki? Hangi aktarılmamış bilgelik?

Geleceğe gönderilmeyen hangi güzellik baki? Hangi geçmişte kalacak geleceğe kadar?

Yüksekte tuttuklarınla yükselmektesin. Düşürme. Yüksek tut. Ama düş. Düşünde kal. Kuyuda kal. Ve doğ.

Senin cümlelerinle harami hazineleri kapacak. Susacak mısın? Talan kapılarını açan, binlerce yıllık emeğin, dedelerinin göz nuru. Varlığın hafifleyecek. Ağırlığa ne gam. Yerinde olmayan söze acı. Söz de ne? Sözden önce olana bağla gönül zülfünü.

Çakal, şiiri kapsın, sen hakikati kap, çakal şiiriyle işin ne? Aç aslan ol, komşunun ekmeğine göz dikme.

Hatır gözet, fırsat gözleme, uyuyanı uyar. Düşeni kapma.

Ceylana ne oluyor da kim parçalıyor diye aldıracaksın, alt tarafı bir lokma.

Sen aşk bahçelerinin ceylanı! Bu ormanda senin hükmün geçer.

Avcı esirindir. Bağ senin.