17 Eylül 2011 Cumartesi

Birisini Seçmek

(Yazı çok aksıyor, hiç düzeltilmedi, kısaltarak yazdığımdan bazı kısımlar çelişkili gibi görünüyor, okurken bütününden belki bir şey çıkar. Elden geçirmem lazım. sadece bir hatırlama notu olarak düşünülmeli)

Birisini seçmek dar anlamıyla sevgi işi değil, kalbinin sesini dinlemenin ifadesi hiç değil. "Sevgili"nin mevzubahis olması dahi bazı kriterlerden, önceliklerden yola çıkmamıza, dünyayı dümdüz etme hakkımızın olmadığını görmeye engel değil.

Seçim sevgisizlerin seçimi de değil, insanların tercihleri kalpsizlik işi olsa da çoğu kez.

Aşkı, sevgiyi bazan dönüşümlü kavramlar olarak kullanıyorum. Tanımlarını bir ölçüde boş bırakmam zorunlu gibi. Sevgi diyorum, aşk diyorum bazan ortada somutlaştırılmış hedef yok, hedef olmadığı halde şıpsevdilik de yok.

Bir insanı seçmek aşk veya sevgi işi değil çoğu kez de ondan demeyeceğim. Diğer insanlara yükümlülüklerimiz, sorumluluklarımız önemsizdir, aklı ve mantığı çağırmak gereksizdir demediğim gibi.

Tersine, gereklidir! Hesabın kitabın da insanî, aşkı besleyen yanı vardır, insanın kanını donduran yanları da.

Sevgi dolu bir insan şıpsevdi değildir. Hesap, kitap, beklentiyle işi olmaz; hesabı kitabı varsa başkalarıyla bir aradalığın unutulmamışlığıdır, unutulmamışlığındandır. Aşık fetihçi, kapkaççı olmamıştır aşk tarihi boyunca.

An gelir, dünyaya karşı koymak, meydan okumak, rezil olmak, vezir olmak, kepaze olmak elzemdir.

An gelir, kenardan geçilir.

Aşık maşuğun nedim(es)i, nikâh şahidi falan değildir. Kenardan geçiş, uzak duruş hoşgörü ve serbestlik kelebekliği değildir. Başkasını düşünme, insanlık üzerine titreme, insan gibi yaşama ve yaşatmaya rüyalarından kurban verebilmektir.

Aşık dünyayı çiğnemez, insanı itip kakarak yoluna varmaz. Yolunun son'u zaten sevdiği, maşuk değildir. Yol üzeri, yol kenarı, git gide sönen bir çıkış noktasına da dönüşür.

Aklın aşka üstünlük kurması aşkı ezmeden olduğunda, aşkı feda etmediğinde vicdan kanamaz.

Aşkın akla galip gelmesi de insan oluşu, komşulu oluşu, halk veya başkaları içinde oluşu ezmediğinde bencillik işi olmaz.

Aşık kenardan geçse de, alıp sevdiğini dağa çıksa da insanlık bayrağıyla yola çıkar.

İnsanlık yoksa, başkaları içinde oluş yoksa, aşk dünyasında vatandaşlık yoksa aşık yoluna tükürülesi birisidir arkada bıraktıkları için.

Taşlanmayı göze almayan aşık ise dosdoğru değildir! Derisini selam verdiğinin elinde bırakmayı göze almayan hayatın pamuğunu atmak için yola çıkmaz.

Her şey doğru anlaşılma, takdir edilme, edilmeme üzerine kurulmaz. Aşkın da meşruiyet gerekçeleri, iddiaları, temelleri vardır. Erbabı bilir. Deriyi cesede örter. İrfanın, maarifin zerafeti buradadır.

Üzerine tükürülen toprak parçası ziyarete dönüştüğünde anlayış geçmişe yönelik değildir. İnsanlığın yolunu bulmuşluğundandır. Yeni hallere körlük ise kuraldandır.

Maşuğun kimi seçtiğini pek konuşmadım. Zamanla ele alırız. Aşık için maşuğun rahatı seçmesi aşka hakaret değildir çoğu kez. aşık'ın itirazı dünyaya, dünyanın haline itirazdır. Bizi insan yapan şartların insanlık dışı oluşuna vurgudur. Olmaması gerekene vurguyla zulüm ihtiyarlatılmaktadır. Aşık, başka bir dünya daha yokken onun yolcusudur!

Aşığın itirazlı, itirazsız gidişi, kapıya dayanışı ya da uzak duruşu aşk mantığı diyebileceğimiz kolay anlaşılamaz bir diyalektiğin hareketleridir de.

Kimi aşık insanlığı tuttuğu eli savunarak ayakta tutar, kimisi el bile tutmayarak. Aşk bir dengeler tarihinin, itirazlar tarihinin, aşıktan aşık'a selam göndermeler tarihinin ifadesidir de.

Aşık'ın ezbere kuralları, idealleri, ikeleri yoktur: Aşık hiç bir şeyin işlemeyebileceği bir ucu açıklıkta hayatı, insanı, toplumu hakikati içinde kabul eder, hakikatsizliği içinde reddeder. Aşık dünyaya, insana, komşusuna sadakat içerisinde isyan eder. Bilgisi yoktur, hikmete açılmış kapısı vardır. Praksis, fronesis, sürekli hakikatle düzeliş, rıza içinde itiraz kurama ancak katkı sunar. Kuramın valisi, egemeni, hakimi olmamanın yolundadır aşık.

Sevgi ve Aşk için sevgi ve aşkın terbiyesi, doğru düzgün bir sosyalizasyon, başka insanları önceleyebilecek bir hal gereklidir.

Sevginin gelip kendisine dokunmasını bekleyen sevgiyi seçmez, sevgiye sabretmez. İşine geleceği bekleyiş olmasa da.

Sevgi sevgi kapısı açar mı? Evet, evet, kesinlikle açabilir, mümkün. Kendisini seveni sevmek de bir büyüklenme işidir, yalnız. Aşık ise fanidir, küçüktür, bir sızıntıdır, esintidir.

Aşık kimseyi ezmeden, çiğnemeden olur ya maşuğun elini tutabilirse aşkı çiğnememiş olur da, hayatı hayat olur mu olmaz mı bize de bağlı. Aşık aşkı somutluğun alanında göğüslerse imtihan olan bizleriz. Toplumsal dayanışmadır aşktan çok imtihan edilen. Somut aşk, el ele insanlar, aşkın sınanmasının kapısını açmazlar.

Somut aşk bir uygulamadır, yorumdur, eldeki malzemeyle evi inşadır. Zemin, dünya, etraf, eldekilerle bir kavram inşa edilmez, hakikati olan bir kavrama sadık yaşanır. Kılavuz, hayatı selamlayıştır.

Ezberleri yoktur Aşıkların. Hafızaları toplumsal hafızanın dilinin hafızası olsa da.

Maşuk değildir mantıkla aşkı sepetleyen her daim. Aşık da kâh akıllıdır, kâh delidir. Meydan da okur, meydana çıkmadığı dahi olur. Aşık'ın aklı aşk-akıl savaşının aklı değildir. Dünyanın, dünyadalığın, gelip geçiciliğin, geriye bırakılabilcek olanın aklıdır, aşkıdır.

Bir insan bir insanı seçtiğinde, en son aşk test edilir. Ey Talip!